Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

tempo tutmak

  • 1 beat time

    tempo tutmak

    English to Turkish dictionary > beat time

  • 2 скандировать

    сканди́ровать "Нет войне́!" — "Harbe hayır! " diye tempo tutmak

    Русско-турецкий словарь > скандировать

  • 3 time

    n. zaman, aralık, vakit, çağ, süre, vade, uygun zaman, doğum zamanı, tempo, kere
    ————————
    v. ayarlamak, kurmak, zamanlama yapmak, saat tutmak, süre tutmak, zamanlamak, temposunu belirlemek, tempo tutmak
    * * *
    1. zamanlama yap (v.) 2. zaman (n.) 3. zaman
    * * *
    1. noun
    1) (the hour of the day: What time is it?; Can your child tell the time yet?) zaman
    2) (the passage of days, years, events etc: time and space; Time will tell.) vakit, zaman
    3) (a point at which, or period during which, something happens: at the time of his wedding; breakfast-time.) vakit
    4) (the quantity of minutes, hours, days etc, eg spent in, or available for, a particular activity etc: This won't take much time to do; I enjoyed the time I spent in Paris; At the end of the exam, the supervisor called `Your time is up!') zaman, vakit, süre
    5) (a suitable moment or period: Now is the time to ask him.) tam zamanı, uygun an
    6) (one of a number occasions: He's been to France four times.) defa, kere, kez
    7) (a period characterized by a particular quality in a person's life, experience etc: He went through an unhappy time when she died; We had some good times together.) geçirilen zaman, yaşanan an
    8) (the speed at which a piece of music should be played; tempo: in slow time.) tempo
    2. verb
    1) (to measure the time taken by (a happening, event etc) or by (a person, in doing something): He timed the journey.) saat tutmak, süreyi hesaplamak
    2) (to choose a particular time for: You timed your arrival beautifully!) zamanlamak, zamanı ayarlamak
    - timelessly
    - timelessness
    - timely
    - timeliness
    - timer
    - times
    - timing
    - time bomb
    - time-consuming
    - time limit
    - time off
    - time out
    - timetable
    - all in good time
    - all the time
    - at times
    - be behind time
    - for the time being
    - from time to time
    - in good time
    - in time
    - no time at all
    - no time
    - one, two at a time
    - on time
    - save, waste time
    - take one's time
    - time and time again
    - time and again

    English-Turkish dictionary > time

  • 4 такт

    zaman; tempo ; denlilik
    * * *
    I м
    1) муз. zaman

    двудо́льный такт — ikili zaman

    2) разг. ( ритм) tempo

    в такт му́зыке — müziğin temposuna uyarak

    выбива́ть такт — tempo tutmak

    3) тех. zaman

    такт сжа́тия — sıkıştırma zamanı

    II м
    takt, denlilik

    он челове́к с та́ктом — takt sahibidir

    держа́ть себя́ с та́ктом — takt sahibi olmak, denlice davranmak

    Русско-турецкий словарь > такт

  • 5 Takt

    Takt <-(e) s, -e> [takt] m <- (e) s> m
    1. mus tempo, vuruş;
    im \Takt der Musik müziğin temposunda;
    den \Takt schlagen tempo tutmak;
    den \Takt halten tempoya uymak;
    im \Takt bleiben tempoya uymak;
    aus dem \Takt kommen tempoyu şaşırmak
    2. kein pl (\Taktgefühl) takt

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Takt

  • 6 притопывать

    несов.; сов. - прито́пнуть
    1) ayağını / ayaklarını yere vurmak

    прито́пнуть ного́й — ayağını yere vurmak

    2) тк. несов. (стучать ногой в такт чему-л.) ayağını yere vurarak tempo tutmak

    Русско-турецкий словарь > притопывать

  • 7 прихлопывать

    несов.; сов. - прихло́пнуть
    1) ( закрывать со стуком) çarparak kapamak
    2) ( прищемлять) sıkıştırmak, kıstırmak

    ему́ прихло́пнуло па́лец две́рью — parmağı kapıya sıkışmış

    3) тк. несов. ( хлопать в такт) el çırparak tempo tutmak

    Русско-турецкий словарь > прихлопывать

  • 8 drum

    n. davul, bidon, tamtam, davul sesi, şarjör (tüfek), kulak zarı, sütun gövdesi
    ————————
    v. davul çalmak, parmaklarıyla tempo tutmak, tekrar ede ede öğretmek
    * * *
    1. tambur 2. timpan zarı 3. davul çal (v.) 4. davul (n.)
    * * *
    1. noun
    1) (a musical instrument constructed of skin etc stretched on a round frame and beaten with a stick: He plays the drums.) davul, trampet
    2) (something shaped like a drum, especially a container: an oil-drum.) varil, bidon
    3) (an eardrum.) kulak zarı
    2. verb
    1) (to beat a drum.) davul çalmak
    2) (to tap continuously especially with the fingers: Stop drumming (your fingers) on the table!) sürekli tıkırdamak
    3) (to make a sound like someone beating a drum: The rain drummed on the metal roof.) tıpır tıpır ses çıkarmak
    - drumstick
    - drum in/into

    English-Turkish dictionary > drum

  • 9 shake a leg

    dans etmek, oynamak, tempo tutmak, acele etmek

    English-Turkish dictionary > shake a leg

  • 10 shake a leg

    dans etmek, oynamak, tempo tutmak, acele etmek

    English-Turkish dictionary > shake a leg

  • 11 klatschen

    klatschen ['klatʃən]
    I vi
    1) sein ( aufschlagen) şaklamak; ( Regen) çarpmak ( gegen -e)
    2) ( applaudieren) alkışlamak;
    in die Hände \klatschen el çırpmak
    3) ( pej) o ( fam) ( tratschen) dedikodu yapmak
    II vt
    den Takt \klatschen el çırparak tempo tutmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > klatschen

  • 12 keep time

    (saat) düzgün çalismak; tempo tutmak

    English to Turkish dictionary > keep time

См. также в других словарях:

  • tempo tutmak — el çırparak veya el ve ayaklarını bir yere vurarak bir müziğe eşlik etmek, vuruş tutmak Sonra kafasındaki bir şarkıya parmaklarıyla candan tempo tutmaya başladı. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tempo — is., müz., İt. tempo 1) Bir müzik parçasındaki bölümlerin hızlarını belirtmek için kullanılan kelime, vuruş Bu melodinin temposu çok ağır, biraz daha hızlı çalınmalı. 2) mec. Gidiş, ilerleyiş, gelişme hızı, tarz Maiyetindekiler onun çalışma… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dümtek tutmak — tempo tutmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • usul tutmak — dümtekle tempo tutmak Usul tutarak, dümtek vurarak, başlarını sallayarak avazları çıktığı kadar şarkıya başlarlar. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el çırpmak — 1) alkışlamak, tempo tutmak Bir köylü oturduğu yerde cura çalıyor, birkaç delikanlı etrafında el çırparak ayak vurarak türkü söylüyorlardı. R. N. Güntekin 2) birini çağırmak için ellerini birbirine vurmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dümtek — is., müz. Klasik Türk müziğinde tempo Ellerini dümtek usulü ile dizlerine vurur. Ö. Seyfettin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller dümtek tutmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • usul — 1. zf., esk. 1) Alçak sesle Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler Karacaoğlan 2) Yavaş bir biçimde 2. is., lü, ç., Ar. uṣūl 1) Kökler, asıllar 2) Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri 3. is., lü, Ar. uṣūl 1) Bir amaca erişmek için… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»